25 Kasım 2015 Çarşamba

ye bebegim ye ye yeee....


Bir bebeğin büyümesi demek gündelik yaşama alışması, dünyaya ve hayatın ağır şartlarına uyum sağlaması demek oluyor galiba. Bu süreçte tüm sistemleri, vücudu, aklı, boyu ve tipi hayatta kalabilecek şekillere giriyor.Doğumdan sonraki ikinci altı aylık dönem yepyeni bir süreç. Hayatta olduğunu farkeden bir bireye, hayatta kalmasını sağlayan "beslenme" alışkanlıklarını kazandırmaya çalışıyoruz... 

----

Tombiler hastane oldukları süre boyunca ve eve çıktıktan sonra tam 3 aylık olana kadar sadece anne sütü ile beslendiler. Ama sonra zamanla ben aşırı kilo vermeye başladım. Hem prematüre bebek bakımının zorluğu hem de gün içerisinde sürekli koşturup uykusuz kalma süreci beni çok yormuştu. Hamile kaldığım kilonun oldukça altına inmiştim.  Eliz ve Erde’ nin kilo alım hızı da azıcık düşmeye başlayınca formül mama vermeye yönlendirildim.
İlk günler içim acıdı. Kimyasal bir ürünü su ile karıştırıp çocuğuma yediriyor olma fikrine oldukça zor alıştım. Ama sadece süt için diretseydim beklide bugün süt veremeyecektim. Öğünlerde dönüşümlü olarak anne sütü- formül mama verdik. Gece uykudan önceki son beslenmeyi mama ile yapıyorduk ki uyku biraz daha uzun süreli olsun böylece bende uyuyabiliyor ve sabaha bol miktarda süt üretebiliyordum. Tam 5 ayı bu şekilde dönüşümlü olarak geçirdik ve 7. Ayın başı itibariyle düzenli olarak ek gıdaya başladık. (6. Ay boyunca da vermiştim ama düzenli değildi ve çocuklarda çok istekli olmadıkları için verimli bir sonuç olmadı diyebiliriz.)

İlk 15 gün boyunca bizim yemek saatlerimizde onları da sofrada kucağımıza oturtup yedirdik. Öğlen yoğurt, akşam meyve püresi. İkinci 15 günde buna sabah kahvaltısı eklendi. 1 yumurtanın sarısı, tuzu alınmış beyaz peynir, küçük küçük topaklanmış ekmekler ve sonunda bir tatlı kaşığı pekmez. İlk 1 aylık süreyi böyle tamamladık. 8. Ayın başı itibariyle karışık beslenme dönemine geçiş yaptık. Kendi yediğimiz yemeklerin tamamını tuzsuz olarak pişiriyorum bizle birlikte sofraya gelip mama sandalyelerine oturup yiyorlar. Her zaman çok kolay olmuyor tabii ki özellikle Eliz çok sıkılgan bir çocuk sevdiği formda ve tatta değilse yemek istemiyor. Kolay yenen hızlıca biten yemekleri seviyor. Püre kıvamlı, az taneli kolay yutulan şeyler istiyor hep. Erde çok seçici değil genelde sıkıntısız yiyor.

  


Beslenme döneminde uyguladığım ve fayda gördüğüm birkaç ipucu verebilirim.

·         Özellikle ilk zamanlar sofraya tüm aile birlikte oturarak bebeğin izleyerek öğrenmesini sağlamak.
·         Öğün saatlerini sabit tutmak. Sabah uyandıktan 1 saat sonra kahvaltı ile başlamak. Uyanınca mama – meme vermemek.
Öğünlerimiz ve içerikleri şöyle;
o   8:00 kahvaltı (yumurta-peynir-tereyağı-ekmek-pekmez/ omlet-menemen-krep-pancake olabilir)
o   12:00 öğlen yemeği (kıymalı sebze yemeği hafif ezerek) + yoğurt (1 çay bardağı)
o   16:00 çorba (et / tavuk sulu her çeşit çorba, pek çok alternatif yapıyoruz) + meyve
o   19:30 akşam yemeği (et balık tavuk ağırlıklı doyurucu seçenekler, hafif ezerek)
o   22:30’a kadar her istediğinde anne sütü. Sabah kahvaltıya kadar uyansa bile asla gece beslemesi yok. Su dahil. Bu şekilde uyanma sıklığı azalıyor. Uyandığında sakinleştirip tekrar uyutuyoruz. 2-3 gün içerisinde uyandığında besleme beklememeye başlıyor. Hızlıca uyum sağlıyorlar.



·         Her öğünden sonra vakit kaybetmeden (evdeysem eğer) ödül niyetine anne sütü. Eğer yemeği reddettiyse anne sütü de yok. Buradaki amaç çocuğun bunu yemezsem başka şey verecekler algısının oluşmasını ve yemek seçmesini engellemek.
·         Tüm bu öğünlerin arasında sadece su veriyoruz. Asla yemek vermiyoruz. Bir sonraki öğüne kadar tamamen acıkmış oluyor. Eğer o öğünde yemeyi reddederse bir sonraki öğüne kadar su hariç bir şey vermiyoruz. Bir sonraki öğünde ne olursa olsun kaşığı havada kapıyor :):) 
·         16:00 beslenmesinde çok fazla yedirmemek gerekiyor bir kepçe çorba ekmeksiz olarak yedirmek ve üzerine bir porsiyon aşırı doyurucu olmayan meyve vermek daha iyi oluyor. 20:00 beslenmesine kadar acıkıyor. Akşam yemeğini kuvvetli yemesi önemli. Bu şekilde gece acıkmıyor. Eğer ki akşam yemeğinde çok doyurucu olmayan bir yemek varsa yemekten sonra doyurucu bir meyveye (muz, kuru kayısı, hurma) yulaf ekleyip yediriyorum ki tokluğu uzun sürsün.
·         8. Ayın başı itibariyle formül mamayı tamamen kestik. Ek gıda ile doymayı öğrendiler. Anne sütünü ödül olarak her beslenmenin ardından veriyorum, sütüm azalmadı, çocuklar memeden uzaklaşmadı aksine daha keyifli emmeye başladılar. Tadını çıkartıyorlar. Formül mamayı bırakmak hem maddi hem manevi olarak bizi rahatlattı. 2 günde 1 büyük kutu mama kullanıyorduk. Anne sütü candır. Lütfen emzirmekte ısrarcı olun !!!

·         İlk başlangıç dönemlerinde özellikle kabızlık sıkıntı çektik. Bunun içinde birkaç farklı şey denedim ve sıkıntıyı çözmeyi başardık. Yöntemlerim şöyle,
o   Sabah kahvaltıdan önce bir kaşık zeytinyağı içirmek
o   Akşam uyutmadan önce, toplam 1 avuç olacak şekilde, kuru erik üzüm ve kayısıyı üzerini geçecek kadar suda haşlayıp iyice yumuşayınca rondodan geçirip, içerisine 1 çorba kaşığı yulaf unu (daha önce rondodan geçip inceltilmiş yulaf) ve bir tatlı kaşığı çekilmiş ceviz (besleyici olsun diye) ekliyorum. Tatlı olduğu için kolayca yiyorlar. Hem doyucu hemde bağırsak sistemine destek olan bir seçenek oluyor.
o   Semizotu çorbası / semizotu yemeği

·         Kış döneminin soğukları başladığından beri sarımsak kullanımını arttırdım. Doğal antibiyotik olan sarımsağı her şeye ekliyorum neredeyse. Özellikle sebze çorbalarına etli yemeklere iyi gidiyor. Eliz son bir aydır yumurta yemek istemiyordu. Son birkaç gündür ona sabah kahvaltısında şöyle bir omlet yapıyorum.
o   1 kaşık otlu tereyağı (önceden hazırlıyorum sürekli kullandığım için; 4 kaşık oda ısısında tereyeğı 2 kaşık zeytin yağı, 2 diş dövülmüş sarımsak, 1’er avuç incecik kıyılmış taze kekik, taze biberiye, dereotu buzdolabında uzun süre dayanıyor bozulmuyor) 1 yumurta, 1 çorba kaşığı rendelenmiş kaşar peyniri veya lor peyniri. Bu tarifte sarımsak ve taze otlar yumurta kokusunu bastırdığı için itiraz etmeden yiyor. Hem de hastalıklardan doğal yollar ile korunmuş oluyor.
·         Haftada 3 sefer balık yediriyoruz. Özellikle bol yağlı olduğu için somon tercih ediyorum. Somon’u ilk gün fırında veya düdüklüde pişiriyorum. Sonra kalanını didikleyip yumruk büyüklüğünde buzluğa atıyorum. İlerleyen günlerde, sebze çorbasına katarak veya haşlanmış havuç patates brokoli ile tereyağında kavurarak yediriyorum. Beyin gelişimi için faydasını anlatmama gerek yok sanırım. 
·         Blw ile beslenmiyorlar, çalıştığım için bu konuda kimseye güvenemiyorum. Kaşıkla besleniyorlar evde olduğum zamanlarda ellerine kemirebilecekleri şeyler veriyorum. Eliz zaman zaman kendisi yemek istiyor o zaman izin veriyorum. Erde çoğunlukla eline aldığı yemekleri sıkarak parmak aralarından fışkırtmayı seviyor sonrada yere fırlatıyor. JJ
·         Tarifler için;
o   gurmeannem.com, gurmebebek.com gibi internet sitelerinden;
o   instagramda; ervaninannesi, eymeninmenüsü hesaplarından
o   facebookta blwtürkiye, gurmeannem gruplarından faydalanıyorum. Ama çoğunlukla bizim rutin olarak tükettiğimiz klasik yurdum ev yemeklerini yapıyorum. Bebekler için ayrıca yemek pişirmiyorum. Ektra alışveriş yapmıyorum. Bizim sofra düzenimize, yemek alışkanlığımıza uyum sağlamalarını istiyorum.


 Ek gıdaya geçiş sürecinde çok heyecanlanıp stress olmuştum birsürü tarif okuyup çeşit çeşit denemeler yapmıştım. Emek zahmet uğraştığım şeyleri sonra yemediklerin de hayal kırıklığı ile dolmuştum. 
Ama sonra kendimi ikna ettim. Issız bir adada doğursaydım ne yapardım diye düşünüp ben ne yersem onu yemeliler felsefesini benimsemeye karar verdim. Yemek istemekleri zamanlarda bende sizler gibi çok üzülüyorum, perişan oluyorum, bazen tıkıştırıp bazen onlarla birlikte ağlıyorum. Yapmamam lazım evet ama işte olmuyor.  Arada hiçbirşey vermediğinde sonraki öğünde ne verirsen ver çok güzel yiyorlar buna defalarca şahit oldum. 

Bu nedenle hem size tavsiyem hem kendime not olarak yazıyorum... Tıkıştırmak, ısrar etmek ve alternatif yemek denemek yok. yemeyince masadan kaldırıyoruz bir sonraki öğüne kadar bekliyoruz. 
Söz!





10 Kasım 2015 Salı

erde'm / eliz'im...

23 haftalık hamileyken ... geçen yıl bu zamanlar şunları yazmışım günlüğüme....


Erde'm... sol yanım...
Güçlü, kuvvetli, hayata sıkıca tutunan bebeğim... hepimize sahip çıkan, çok inançlı ve kendine güvenen bir erkek olacağını hissediyorum. Hep attığın tekmelerden öyle belli ki bunlar, hiç şüphem kalmıyor...
Belki sporcu olacaksın belki inatçı bir avukat. hayatındaki herşeyi sanki tümünü sen varetmişsin gibi sımsıkı sahipleneceksin... Yuvana sımsıkı tutunduğun gibi kız kardeşine bana ve eşine hep saygı ve sevgi dolu bakacaksın...

Eliz'im... sağ yanım...
Minik, narin bedenin çok yetenekli ve incelikli bir genç kadın olacağını hissettiriyor bana. Belki bir keman virtiözü, belki bir balerin, belki narin elleri olan bir cerrah olacaksın... Ama bu ince bedenin altında kendi varlığını bilen ve güvenen, farkındalığı yüksek bir genç kadın olacak. Hep birilerinin hayatına dokunacak onların yaralarını saracaksın...