Kendimi gerçek bir birey gibi, bir kadın
gibi, bir dünyalı gibi hissediyorum artık.
Duvardaki kırmızı oje çiziğine bile anı
yükleyebilecek kadar yaşadıklarımdan ve kendimden emin bir dönemdeyim. Çamaşır makinesinde
asılmayı bekleyen gömleklere karşı bile sorumluluk hissediyorum.
Evet; biraz abartıyorum, yazarken değil,
yaşarken abartıyorum!
Varoluşumun, yaşamamın, bu dünyada nefes
almamın bir amacı olmalı. Mutlaka olmalı ve ben onu bulacağım…
Bugüne kadar hep ektim, adım attım
geleceğe. Şimdi 30’umdayım ve tam yaşımdayım. Sonuçları görmeye,
yaşadıklarımdan dert değil, ders çıkartmaya hazırım. Kendi hayatım adına
hayallerimi somutlaştırdım. Toplumun huzura kavuşması için gereken yapılacaklar
listesindeki pek çok konunun yanına check attım. Mahalle baskısından kurtuldum
böylece. Mezun oldum, evlendim, çocuk yaptım, kariyerimi olgunlaştırdım. Tüm bunlar
beni çok da mutlu etti. Ama bir şeylerin eksikliğini yaşıyorum hala… Daha fazla
üretmeli, daha fazla öğrenmeli, daha fazla fayda sağlamalıyım sanki…
İşte bu nedenle, önümüzdeki 10 yıldan
beklentim, beni büyütmesi, olgunlaştırması, yetiştirmesi değil. İlk 30 yılda
kazandıklarımı başkaları lehine kullanmamı sağlaması. Ben ki; nefes alan
almayan tüm varlık ve nesnelere karşı bile sorumluyum onlar için hayatta
kalmaya devam etmeli, dünyayı daha huzurlu bir yer yapmak için çalışmalıyım.
Söz uçar yazı kalır diye kendime not tüm
bu yazdıklarım. 40’ımda dönüp pişman olmayım, “kimileri için uzun bile
sayılacak bir ömrü boşuna harcadın be kadın!” demeyeyim diye kendime bir uyarı
metni bu.
Çünkü bugün…
30’umdayım ve tam yaşımdayım…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder